Deniz tabanından su yüzeyine kadar uzanan ve boyları otuz metreye kadar ulaşabilen dev kelp yosunları Avustralya’nın doğal güzelliklerinden birini oluşturuyor. Kelp ormanları olarak da adlandırılan bu bitki topluluğu, okyanus içerisinde bir orman görevi görerek küçük penguenlerden yapraklı deniz ejderhalarına kadar binlerce deniz canlısı için habitat meydana getiriyor.
Ülkenin beş eyaletinin sınırları içinde bulunan bu ekosistemin büyük bölümü yıllar içinde yok olunca Avustralya hükümeti 2012’de kelpleri yok olma tehdidi altındaki bitkiler arasına alıp koruma çalışmaları başlattı.
GOOGLE’IN SUNDUĞU TEKNOLOJİ KULLANILIYOR
Bölgedeki habitatın iyileştirilmesi için yürütülen çalışmalardan biri, Google’ın sunduğu yapay zeka teknolojisinin desteğiyle yürütülüyor. Çalışmanın paydaşları arasında Google Australia ve Google Research, Avustralya hükümetine bağlı Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Organizasyonu (CSIRO), Tazmanya Üniversitesi Deniz ve Antarktik Araştırmalar Enstitüsü, Uluslararası Doğa Koruma Organizasyonu (The Nature Conservancy), Büyük Güney Resifi Vakfı ve Yosun Ormanları Birliği bulunuyor.
Projede yer alan bilim insanlarından Tazmanya Üniversitesi Deniz ve Antarktika Çalışmaları Enstitüsü Ekoloji ve Biyoçeşitlilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Craig Johnson, AA muhabirinin projeye ilişkin sorularını yanıtladı.
Okyanus sıcaklıklarında yaşanan artış ve buna bağlı olarak sularda yeterli besin bulunmaması sonucu bölgedeki dev kelp ormanının yüzde 95’inin kaybedildiğini belirten Johnson, “80’li yıllarda bölgede çok belirgin bir kelp popülasyonu vardı. Kelplerin üst kısımları denizin üzerinde süzülürler ve bu kısımların hasadına dayalı bir endüstri bile mevcuttu.” dedi.
“Yapay zeka öncesinde elimizde bir harita yoktu”
Bugün gelinen durumu ekolojik yıkım olarak nitelendiren Johnson, birbirini tetikleyen çok fazla faktör bulunması nedeniyle durumun oldukça karmaşık olduğunu, iyileştirme çabalarında da bazı zorluklar yaşandığını söyledi. Bu noktada Google’ın yapay zeka teknolojisinin, işlerini birçok noktada kolaylaştırdığını vurgulayan Johnson, “Yapay zeka bize iki noktada yardım ediyor. Biri haritalama, diğeri ise gen çalışmaları.” diye konuştu.
Google ile gerçekleştirdikleri proje öncesine kadar, mevcut kelp popülasyonunun nerede olduğuna dair ellerinde bir harita olmadığına dikkati çeken Johnson şunları kaydetti:
“Kelplerin en üst kısımları su üzerinde yüzer, ama bazı akıntılar ve gelgitler nedeniyle zaman zaman su altında da kalabiliyorlar. Yapay zeka 2016’dan bu yana çekilen binlerce uydu görüntüsünü analiz ederek bize bir harita oluşturdu. Koruma çalışmalarının geliştirilebilmesi için bu bitkilerin nerede olduğunu bilmemiz hayati önem taşıyor. Yapay zekanın bu noktada büyük bir katkısı var.”
Yapay zeka teknolojisinin, sıcaklığa daha dayanıklı kelp popülasyonu çalışmalarında da değerlendirildiği bilgisini veren Johnson, ekibi tarafından daha önce kelp popülasyonunun bulunduğu bölgelerde yapılan incelemelerde, bazı kelplerin artan sıcaklıklara rağmen hayatta kalabilmiş olduklarının gözlemlendiğini anlattı.
Bu noktada bu bitkilerin gen dizilimlerini, incelenmek üzere CSIRO’ya gönderdiklerini aktaran Johnson, “Burada oldukça zor hesaplar yapıldı. Bu tek bir insan beyninin gerçekten başa çıkabileceği bir şey değil. Veriler çok karmaşık ve çok fazla veri var. Yapay zeka bu karmaşık verilerin analizinde çok büyük kolaylık sağladı.” ifadelerini kullandı.
Yapay zekanın yaptığı işin insan kapasitesinin çok üstünde olduğunun altını çizen Johnson, bununla birlikte bu teknolojinin sunduğu çözümlerin yine insan eliyle uygulandığını hatırlatarak, “Yapay zeka kesinlikle kendi başına çözüm sağlayamaz. Suların giderek ısındığı göz önünde bulundurularak ısıya dayanıklı türler geliştirsek bile bir noktada artık onlar da hayatta kalamayacak. Burada yaptığımız, asıl sorun olan atmosferdeki sera gazı konsantrasyonu problemini çözene kadar zaman kazanmaya çalışmak.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yapay zekanın çevre problemlerini çözmede çok büyük kabiliyeti var”
Google Avustralya ve Yeni Zelanda Stratejik İş Ortakları Yöneticisi Scott Riddle, birçok alana önemli katkılar sunan yapay zekanın çevre, sürdürülebilirlik ve koruma çabaları noktasında neler yapabileceği konusunda heyecanlı olduğunu ifade etti.
Veri analizi noktasında yapay zekanın anahtar rol oynadığına değinen Riddle, “Yapay zekanın çeşitli çevre problemlerini çözmede çok büyük bir kabiliyeti var. Geniş çaplı coğrafi koruma verileri oluşturması, bunları haritaya dökerek insanların anlayabileceği bir forma dönüştürmesi buna örnek gösterilebilir. Çünkü problem ne kadar çabuk ve iyi anlaşılırsa bunu çözmek de o kadar kolaylaşacaktır.” tespitini paylaştı.
Kelpler üzerine oluşturulan projenin ihtiyaçlarının, yapay zekanın sunduklarıyla güçlü bir şekilde örtüştüğünü ve bu nedenle Google olarak böyle bir işbirliğine gittiklerini dile getiren Riddle, dev kelp yosunları için hayata geçirilen projenin dünyanın diğer bölgelerinde de uygulanabileceğini işaret etti.
Riddle şöyle devam etti:
“Bu haritalama teknolojisiyle Afrika’daki aslan habitatının haritasını da çıkarabilirsiniz. Yapay zekanın çevre problemlerine katkıları boyutuyla baktığınızda, bu, aslında bir çevre verisinin haritasını çıkarabilmek demek. Haritalama dışında yürütülen gen çalışmaları da yine başka projelere aktarılabilir. Pek çok farklı koruma çabası bağlamında pek çok farklı türün genetiğini daha iyi anlamaya büyük ihtiyaç var.”
Yapay zekanın gelecekte iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynayacağı öngörüsünü paylaşan Riddle, sözlerini şöyle tamamladı:
“Başarılı olmayı çok istiyoruz ve olursak Avustralya’daki Büyük Güney Resifi’ndeki dev kelp yosunu alanında bir artış olacaktır. Yapay zekanın tüm potansiyelinin ortaya çıkabilmesi için insanların yapay zekayı iyice anlamasına ihtiyacımız var. Bu nedenle herkesi, yapay zeka konusunda okumalar yapmaya, zaman ayırmaya, anlamaya ve onu kendi yaşamlarında nasıl kullanabileceklerini düşünmeye çağırıyorum.”
GÜNDEM
01 Aralık 2024SPOR
01 Aralık 2024GÜNDEM
01 Aralık 2024SPOR
01 Aralık 2024SPOR
01 Aralık 2024GÜNDEM
01 Aralık 2024GÜNDEM
01 Aralık 2024